Ziynet Nedir? Kadına Özgülenmiş Ziynet Eşyaları Nelerdir?
Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılan; insanlar tarafından takılan “süs eşyası” olarak tanımlanmaktadır. Evlilik sebebiyle gelin ve damada hediye olarak verilen düğün takıları kişisel mal olup tanımı Türk Medeni Kanunu’nun 220’nci maddesinde yapılmıştır.
TMK-220 / Kişisel mallar
“Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:
- Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
- Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği mal varlığı değerleri,
- Manevi tazminat alacakları,
- Kişisel mallar yerine geçen değerler.”
Maddenin (1) numaralı bendinde eşlerin sadece kişisel kullanımına yarayan eşya kişisel mal sayılmıştır. Eşlerin giysileri, saati, çantası, spor alet ve malzemeleri, ziynet eşyası buna örnek olarak verilebilir. Taraflara hediye olarak verilen düğün takılarından bilezik, altın kelepçe, kolye, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar ziynet eşyası olarak tanımlanmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020-240 K. “Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış olup; insanlar tarafından takılan süs eşyası olarak tanımlanmaktadır. Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Kadına özgü ziynet eşyaları; eşler arasında aksi bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.”
Söz konusu açıklamalar ışığında bilezik, kolye, takı seti, küpe vb. kadına özgü ziynet eşyası niteliğindeki eşyalar eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda bir yerel adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Yukarıda sunulan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile eski Yargıtay içtihatlarından farklı olarak düğünde takılan her türlü ziynetin değil “kadına özgülenmiş” takıların kadın eşe bağışlanmış sayılacağına karar verilmiştir.
Ziynet Alacağı Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Ziynet alacağı davasında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda genel yetki kuralı olan davalının yerleşim yeri mahkemesidir.
Ziynet Alacağı Davası Zamanaşımı
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 146. Maddesinde: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” düzenlenmiş olup düğün takıları davanın açıldığı tarihte mevcut değilse anılan düzenleme uygulama alanı bulacak, ziynet eşyalarının bedelinin talep edildiği davalar açısından 10 yıllık zamanaşımı söz konusu olacaktır. Alacağın muaccel olması ile işlemeye başlayan zamanaşımının evlilik devam ettiği sürece eşlerin bir diğerinde olan alacakları hakkında işlemeyeceği ve duracağı ayrıca düzenlenmiştir.
Ziynet eşyasının aynen iadesinin talep edildiği davalar açısından herhangi bir zamanaşımı süresi bulunmamaktadır.
Ziynet Alacağı Davasında İspat
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. Maddesinde: “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” düzenlenmesi mevcuttur. Olağan olan, kadına özgü ziynet eşyalarının kadın eşin himayesinde bulunmasıdır.
Ziynet alacağı davası açan kadın eş, dava konusu altınların varlığı ve bu altınların kendisinde olmadığını, zorla alındığını ispat ile yükümlüdür. Ziynet eşyası davalarında dava konusu altınların varlığı ve bu altınların kadın eşte olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlanmalıdır.
“Davalı-karşı davacı kadın, ziynet eşyasının davacı-karşı davalıda kaldığını ileri sürmüş, davacı-karşı davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması yada evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalının zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer. Diğer taraftan, söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev’idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi gizlemesi her zaman mümkündür. Davacı-karşı davalı kadın dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır. Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.” (Yargıtay 2.Hukuk Dairesi – 2017/3455 K.)
Yukarıda sunulan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Kararı’nda da görüleceği üzere davacı kadının dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken eşyaların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır. Diğer bir ifadeyle ziynet alacağı hakkı olduğunu iddia eden kadın eş, varlığını kanıtladığı dava konusu ziynetlerin kendinde olmadığını şüpheye yer vermeyecek şekilde ispat etmek durumundadır. Bununla birlikte ziynet eşyalarının iadesi talepli davalarda ispat aracı olarak çeyiz senedi, fotoğraflar, bilirkişi incelemesi, tanık anlatımları ve video kayıtları da kullanılabilecektir.
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.