21.06.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 2018/19673 başvuru numaralı ve 31.03.2022 tarihli kararında güvenlik soruşturmasının olumsuz neticelenmesi nedeniyle infaz ve koruma memurluğuna atama yapılmaması işleminin iptali istemiyle açılan davada kesin bir mahkumiyet hükmü ile sonuçlanmayan ceza yargılamasının güvenlik soruşturmasında esas alınmasını masumiyet karinesinin ihlali olarak değerlendirmiştir.
- Başvurucu lise öğrencisiyken okul tuvaletinde yaşadığı tartışma nedeniyle arkadaşının burun kemiğinde ikinci derecede kırık oluşmuş, hakkında iddianame düzenlenmiş ve Gölcük 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 22/11/2012 tarihli kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. Maddesi uyarınca hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilmiştir. Gölcük 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 17/09/2018 tarihinde verdiği ek karar ile başvurucu hakkında öngörülen denetim süresi dolmuş olduğundan kamu davasının düşürülmesine karar verilmiştir.
- Başvurucu, Kocaeli Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı’nca yapılan Sözleşmeli İnfaz ve Koruma Memurluğu Sınavı’nda başarılı olmuş ancak hakkındaki güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlanması neticesinde Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün 16/12/2015 tarihli işlemiyle mesleğe kabul edilmemiştir. Başvurucu Kocaeli 2. İdare Mahkemesi’nde işlemin iptali için dava açmış, mahkeme 31/10/2017 tarihinde işlemin iptaline karar vermiştir. Bakanlık istinaf başvurusunda bulunmuş, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 19/04/2018 tarihinde Bakanlığın istinaf talebini kabul etmiştir. İstinaf kararının gerekçesi şu şekildedir: “Bu durumda, her ne kadar ‘kasten yaralama’ suçu nedeniyle aldığı mahkumiyet hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması karar verilmiş olsa da, davacının infaz koruma memuru olarak görev alacak olması ve işlediği fiillerin niteliği göz önüne alındığında, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğu sonucuna ulaşıldığından, İdarece sunulacak kamu hizmetinin niteliği dikkate alınarak ve sahip bulunduğu takdir yetkisi kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda kullanılarak tesis edilen davacının infaz ve koruma memuru öğrenciliğine kabulünün uygun görülmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yönde verilen İdare mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır. “
- Başvurucu, ceza yargılaması esas alınarak iptal davasının reddedildiğini, oysa ceza davasında HAGB kararı verildiğini ve kamu davasının düşürüldüğünü, başvuruya konu kararda ‘mahkumiyetten’ bahsedilmesinin ve açıklanması geri bırakılan hükme dayanılmasının masumiyet karinesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
Hüküm, açıklanması halinde kanun yolu denetimine tabi olacağından mahkemenin sanığın suçlu olduğuna dair söz konusu kanaatinin kanun yolu neticelerinde bozulması ve buna bağlı olarak kişinin isnat edilen suçtan beraat etmesinin de mümkün olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle denetim sürecinde kişinin suçluluğunun sabit olmadığı, dolayısıyla suçlu sayılamayacağı, masum olduğu açıktır.
Anayasa Mahkemesi esas yönünden yaptığı incelemede: “Somut olayda Gölcük 1. Asliye Ceza Mahkemesi başvurucunun isnat edilen suçu işlediğine kanaat getirmiş ancak 5271 sayılı Kanun’un 231. Maddesinin başvurucuya isnat edilen suça uygulanabilir olduğunu tespit ederek HAGB’ye karar vermiştir. Böylece denetim süresinin suç işlenmeden geçirilmesi halinde başvurucu hakkında açılan kamu davasının düşme imkanı tanınmış, nitekim dava da düşmüştür. Düşürülen bir yargılamada verilen karar kesin bir ceza hükmü olarak kabul edilemez. Dolayısıyla başvurucunun suçluluğu hükmen sabit olmadığından masumiyetinin devam ettiği kuşkusuzdur.” açıklamalarına yer vererek başvurucunun ceza yargılamasına konu eylemi işlediği ve suçlu olduğu inancının yansıtıldığı anlaşıldığından Anayasa’nın 36. ve 38. Maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
Kararın tam metni aşağıda sunulmuştur.