BOŞANMA DAVALARINDA HUKUKA AYKIRI DELİL
İçindekiler
Hukuka Aykırı Delil Nedir?
BOŞANMA DAVALARINDA HUKUKA AYKIRI DELİL; kanuna aykırı yollara başvurmak suretiyle elde edilmiş olan delil olarak açıklanmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Md. 189/2’de; hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan delillerin mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamayacağı açıkça düzenlenmiştir. Hakim, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 218. Maddesi gereği, davada ikame olunan delillerden hangisinin kabul edilebileceğinin tayini noktasında; delillerin hukuka aykırı yollardan elde edilip edilmediği hususunu dikkate almak zorundadır.
Boşanma Davalarında Hukuka Aykırı Delil
Kişilik hakları ve özel yaşam alanının ihlal edilmesi suretiyle ele geçirilen deliller hukuka aykırı delil olarak tanımlanırken gizli şekilde elde edilen her delilin ispat vasıtası taşıyamayacağı gibi bir genellemeye gitmek doğru olmayacaktır. Zira boşanma davalarında esas olan özel hayatın gizliliği de olsa, tarafların aynı evde yaşaması ve delile ulaşabilme imkanı, delilin yasak delil mahiyetinde olup olmayacağı hususunda tartışmalı bir durum oluşturabilecektir.
Boşanma Davalarında Hukuka Aykırı Delil – YGHK Kararı
Boşanma davalarında hukuka aykırı delil incelemesine bakıldığında; Yargıtay’ın emsal kararlarına göre, hukuka aykırı yollardan elde edilmiş olmamak kaydıyla eşlerin birlikte yaşadığı alandan ele geçirilen fotoğraf, mektup, günlük vb. belgeler boşanma davasında ispat vasıtası olarak kullanılabilecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından boşanma davası vesilesi ile incelenen; günlüğün delil niteliğinde değerlendirilebileceğine ilişkin emsal kararda da bu husus detaylıca incelenmiştir.
YHGK 26.3.2002, 2002/2- 617 E. 2002/648 K. Numaralı Kararı:
“…Uyuşmazlık, davalı kadının güven sarsıcı davranışlar içerisinde bulunup bulunmadığı, sözü edilen davranışların ispatıyla ilgili olarak davalı tarafından tutulan “günlük” isimli defterin delil niteliğinde değerlendirilemeyeceği noktalarındadır… Öncelikli olarak özel hayatın gizliliğinin korunması esas olmalıdır. Ancak somut olayın özelliği bu genel görüşten ayrılmayı gerektiren istisnalar içermektedir. Kullanılan deliller çalınmış, tehdit ya da zorla elde edilmişse, burada hukuka aykırılık vardır. Hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş deliller ise, yasak bir delil olarak değerlendirilemez. Boşanma davası zaten kişilerin özel yaşamlarını ilgilendiren bir davadır. Koca eşi ile birlikte yaşadıkları mekanda ele geçirdiği eşine ait fotoğrafları, not defterini veya mektupları mahkemeye delil olarak verirse, bu deliller hukuka aykırı yollardan elde edilmediğinden mahkemede delil olarak değerlendirilir. Aynı evde yaşayan kadın, kocanın bu delilleri ele geçirebileceğini bilebilecek durumdadır. Kocanın yatak odasındaki bir dolabın içinde, ya da yatağın altında kadın tarafından saklanan bir not defterini ele geçirmesi, bu mekanın eşlerin müşterek yaşamlarını sürdürdükleri bir yer olduğundan kadın için gizli mekan kabul edilemez. Hiç kimse evindeki bir mekanda bulduğu bir delili hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş sayılamaz.”
Kararın tamamına ulaşmak için; YHGK 26.3.2002, 2002/2- 617 E. 2002/648 K. Numaralı Kararı
Boşanmada Hukuka Aykırı Delil – Casus Yazılımlar
Boşanmada hukuka aykırı delilin mahkemelerce değerlendirilmesinde, karşılaşılan en sık olgu davanın tarafı olan eşin telefonuna casus yazılım yüklemek suretiyle konuşmaların kayıt altına alınmasıdır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 01.06.2017 tarihli emsal kararında, davacı-karşı davalı erkeğin eşinin telefonuna casus program yükleyerek ele geçirdiği ses kayıtlarının boşanma davasında hukuka aykırı delil teşkil edeceği ve kusur belirlemesinde dikkate alınmaması gerektiği vurgulanmış, bu minvalde tanık beyanları, telefon kayıtları ve fotoğraflar ile toplanan tüm delillerin değerlendirmesi gerektiğine karar verilmiştir.
Her ne kadar Yargıtay kararlarında boşanma davalarında hukuka aykırı delil incelemesi yapılsa da özellikle eşlerin sadakat yükümlülüğü kapsamında boşanma davalarında delillerin değerlendirilmesinde daha esnek davranıldığı, kararlarda hukuka aykırılık incelemesi yapılsa dahi hükmün bozulmadığını görmekteyiz.
Boşanma Davalarında Hukuka Aykırı Delil – Özel Hayatın Gizliliğini İhlal
Anayasa Mahkemesi’nin 07.09.2021 tarih, 2018/30296 Başvuru Numaralı ilamı; eşin telefonuna casus yazılım yüklenerek elde edilen kişisel verilerin boşanma davasında delil olarak kullanılmasının Anayasa’nın 20. Maddesinde yer alan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlali olup olmadığına ilişkindir. Boşanma davası tarafı olan başvurucu kişisel verilerinin hukuka aykırı olarak ele geçirildiğinden bahisle eşi hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlal ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından cezalandırılmasını talep etmiştir. Ceza Mahkemesi gerekçesinde boşanma davasına atıfta bulunularak sanığın delillerin kaybolmaması amacıyla hareket ettiği ve elde edilen verilerin yalnızca boşanma davasında delil olarak kullanıldığı belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi tarafından verilen 07.09.2021 tarihli kararda: “Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16) Somut olayda başvurucunun telefonunda yer alan bilgilerin eşi tarafından kaydedilerek boşanma davasında delil olarak kullanılması söz konusudur. Bu bağlamda başvurucunun fotoğrafları, videoları, konuşma ve mesaj kayıtlarının belirli bir gerçek kişi hakkındaki bilgi kapsamında olduğu gözetildiğinde bu bilgilere erişilmesinin, bunların kullanılmasının ve işlenmesinin özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı çerçevesinde kaldığı anlaşılmıştır. “ açıklamalarına yer verilerek mahkemelerin delillerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesine ilişkin suç duyurusunda etkili bir yargısal sistem kurmak ile yükümlü olduğunun vurgusu yapılmıştır.
“Başvurucunun özel yaşamının gizli alanına dahil önemli bir unsur olan telefonuna yazılım programı yüklenerek ulaşılan kişisel verilerin elde ediliş şekline, kapsamına vekişisel verilere ulaşma amacının meşru olup olmadığına yönelik olarak derece mahkemelerince bir değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca başvurucunun eşinin, başvurucunun telefonuna program yüklediğine, kişisel verilerine ulaştığına ve bunları kullandığına ilişkin açık ikrarının olduğu gözetildiğinde verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesine ilişkin suç kastının bulunup bulunmadığının başvurucunun süreç içinde ileri sürdüğü tüm iddiaları karşılanarak ve gösterilen deliller araştırılarak ortaya konulması gerekirken, ele geçirme fiilinin unsuru olmadığı hâlde verilerin ifşa edilmediği gerekçesine dayanılmıştır. Derece mahkemelerinin eşlerin birbirlerine karşı özel hayat alanlarının bulunmadığı sonucunu doğuracak mahiyetteki yaklaşımının anayasal güvencelere aykırı olduğu açıktır. Bu hususlar dikkate alındığında derece mahkemelerince açıklanan gerekçelerin başvurucunun kişisel verilerinin korunması hakkının güvencelerini gözetecek şekilde ilgili ve yeterli olduğunun söylenmesi mümkün görünmemektedir.”
Kararın tamamına ulaşmak için; Anayasa Mahkemesi’nin 07.09.2021 tarih, 2018/30296 Başvuru Numaralı ilamı
Konu ile alakalı daha detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.